Eş’arî Kelamcısı Çok Yönlü Bir Âlim Abdulkâhir El-Bağdadi’nin (ö.429/1037) Entelektüel Düşünce Geleneğimize Olan Katkıları

Bağdatta doğup büyüdüğü için Bağdadî nisbesiyle anılan Abdulkâhir El-Bağdadi’nin (ö.429/1037) ne zaman doğduğu konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Onun asıl adı Ebû Mansûr Abdülkāhir b. Tâhir b. Muhammed et-Temîmî el-Bağdâdî olup, 10. yüzyıl sonları ile 11. yüzyıl başlarında yaşamış, tefsirden hadise, fıkıh usulünden kelama, matematikten tarihe ve tasavvufa kadar çok geniş bir yelpazade eserler bırakmıştır. Kaynaklar, El-Fark Beyne’l Fırak ve Usul-i Din adlı eseriyle öne çıkan Ehli sünnet mensubu El-Bağdadi’nin 25 civarında eserinin varlığına işaret etmektedir. Özellikle onun kelam alanında yazdığı eserler daha da büyük önemi haizdir. El-Bağdadi, ifade ve üslup açısından anlaşılır bir dil kullandığı gibi, eserlerindeki tertip de dikkate şâyândır.

İslam düşünce geleneğinde tanınmış birçok düşünür gibi o da ilk eğitimini babasından almıştır. Babasının hadisci ve edip olduğunu kaynaklarca aktarılmaktadır. Eğitim öğretim hayatı sürecinde Amr b. Saîd, Muhammed b. Ca‘fer, Ebû Bekir el-İsmâilî ve Ebû Bekir b. Adî vb. alimlerin ilimlerinden istifade eden el-Bağdadî, dönemli ünlü alimlerinden biri olan İbn Furek’ten de ders aldığı kaynaklarca sabittir. Edebiyat ve matematikte olduğu kadar kelam ve mezhepler tarihi alanında derin bilgisiyle öne çıkan bir alim olan el-Bağdadi’nin 1037 yahut 1038 tarihinde İsferâyin’de vefat ettiği aktarılmaktadır.

Kimi alimler için içinde yaşadıkları dönem kriz ve çalkantılarla dolu olsa da, onlar bu krizi fırsata çevirme hususunda mahir bir tavır sergilemişlerdir. el-Bağdadi’nin yaşadığı dönem de her ne kadar siyasi açıdan çalkantılı bir döneme denk gelmişse de, bu durum, onun devrin önde gelen alimlerinden dersler almasının önüne geçememiştir. İlmi serüvenini zenginleştirmek maksadıyla sırasıyla Horosan ve Nişabur’a da giden El-Bağdadî bu coğrafyalarda eğitimini devam ettirmiştir. Onun yaşadığı dönem, aynı zamanda tercüme faaliyetleri açısından da zengin ve hareketli bir zamana denk gelmektedir. Bu durumun ona ilmi anlamda derin bir birikim sunduğu kadar, kültürlerarası etkileşimden neşet eden fikirleri akidevi boyutlarıyla inceleme imkanı sunmuş olduğu kanaatindeyiz.

Ehli sünnet kelamına dair birçok bilgiye eserlerinden ulaşabildiğimiz bu düşünür, döneminde çok sayıda öğrenci yetiştirdiği gibi, günümüze içinde yaşadığı çağın entelektüel tartışmalarına ışık tutacak eserler de bırakmıştır. Bu yönüyle onun günümüze ulaşmayı başaran eserlerinden bir tanesi İslamın İnanç Esasları başlığı ile Prof. Dr. Ömer Aydın tarafından Türkçe’ye kazandırılmıştır. Bu eser, İslamın inanç esaslarını Kur’an dışındaki kaynaklardan değil de, özellikle Kur’andaki ayetler ışığında irdelenmesi gerektiğine yaptığı vurgu bakımından değerlidir.

Bilindiği üzere kelam doğru bilgiye ulaşma yolunda delillerden büyük ölçüde yararlanmaktadır. Bir diğer tabirler deliller kelami tartışmalarda hem başvuru kaynağı hem de doğru bilginin test etme imaknını barındıracak niteliktedir. Vezir Harman, Abdulkahir el-Bağdadi’nin Bilgi Teorisi adlı çalışmasında ise Kelam ekolünün İmam Eşari marifetiyle sistematik bir hale getirlmesinde El-Bağdadi’nin rollerini incelemesi bakımından öne çıkar.Bağdadi’nin katkı alanlarından bir tanesi de eserlerinde cevher, araz, cisim vb. gibi erken dönem kelamcılarının üzerinde sıkça tartışma yürüttükleri kavramlara ışık tutuşudur. El-Bağdadi’nin tespit ve çıkarımları ve kendinden önceki alimlerin fikirlerine getirdiği yaklaşımlar bu kavramların çıkış sebeplerini tespit etme bakımından da önemli veriler barındırır.

Mustafa Irmaklı Abdulkahir El-Bağdadi’nin Ehli Sünnet Anlayışı adlı çalışmasıyla onun özellikle Ehl-i Sünnet perspektifinden araz kavramına yaklaşımını detaylıca ele almış olup, ehli sünnet anlayışının hangi temeller üzerine bina edildiğini ve el-Bağdadî’nin ehli sünnet tartışmalarındaki konumunu tespit edebilmemiz açısından dikkate değer bilgiler sunar. İslam düşünce geleneğinde son derece kritik bir yeri olan Fahreddin Razi’nin onun kaleme almış olduğu “Kitabu’- Tekmile” adlı eseri referans göstererek “Matemetikte sadece Kitabu’- Tekmile bulunsaydı kâfi gelirdi” açıklaması, onun matematik ilminde elde ettiği seviyeyi göstermesi bakımından yeterlidir.

Toparlamak gerekirse, Abdulkâhir el-Bağdadi İslam tarihinin çeşitli problemlerle yüzleştiği bir dönem olan 10. yy sonları ve 11. yüzyılın başlarında yaşamış bir alim olup, gerek yetiştirdiği öğrenciler, gerek ehli sünnet ekolünün inanç esaslarını ele alışı gerekse birçok alanda alanlarda ortaya koyduğu eserler açısından üzerinde daha fazla araştırmalar yapmaya ihtiyaç duyulan bir düşünürdür. Onu ve eserlerinde ileri sürdüğü fikirleri anlamaya çalışmak, sadece erken dönem ilmi tartışmalarına vakıf olmamıza imkan tanımayacak, aynı zamanda günümüzde karşı karşıya kaldığımız problemleri çözme hususunda da zengin bir birikim olarak yeni ufuklar sunacaktır.

Kaynakalar:

Şerafeddin Gölcük, abdulkâhir el-Bağdadi, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/31020

Vezir Harman, Abdulkahir el-Bağdadi’nin Bilgi Teorisi, Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 2017, Cilt: 3, Sayı: 2

Ethem Ruhi Figalı, Abdulkahir el-Bağdâdî Maddesi, TDV Diyanet İslam Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/abdulkahir-el-bagdadi

Mustafa Irmaklı, Abdulkahir el-Bağdadi’nin Ehli Sünnet Anlayışı, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2010.

Yorum bırakın